YUSUF ONUR SEÇME
Yeni bir mecradan yeni bir ekipten herkese merhaba kimisi mesleki olarak kimisi siyasetle tanımıştır beni .Ben de daha önce hiç denemediğim bir mecradan olağanca acemiliğimle bu satırları karalıyorum. Karlı bir Pazar günü telefonum çaldı. Uzun yıllardır tanıdığım Hasan abi yeni bir gazete kurduğunu bana da bir köşeyi ayırabileceğini söyledi . Hiç düşünmemiştim daha önceleri . eleştirmek takdir etmek artık sizlerin . Zira yazana kadar bize esirdir kelimeler , yazdıktan sonra biz ona esir oluruz. Haliyle aldı beni bir düşünce ne yazmalı diye hikayenin en başına dönmeliyim diye düşündüm . Siyasetten uzak kendimce edebi olmasını arzu ettiğim bir yazı olsun istedim bakalım başarabildik mi ?
Doğduğum büyüdüğüm bu şehir sepyadan beyaza ,çok kolay geçer yeşilden de sarıya çok çabuk akar bir bakarsın bir günde tüm gökkuşağını yaşarsın . Mevsimleri çok net ve serttir. Ara iklimler yok gibidir. Sokakların da koşturduğum zaman zaman hasret duyduğum kimi zaman kaçıp gitmek istediğim ama bir şekilde huzuru yine burada bulduğum şehir . Pek çok şehirde gerek ülkemizde gerekse de dünya da kalesi olan şehir gördüm ama bizimki biraz farklı sanki . yalçın kayalıkları , zirvesi ve çıkıldığında görülen şehir manzarası hemen her yerde benzerdir. Peki neydi o kaleyi farklı kılan bizi içine çeken hatta kaleye çıkan 7 sene Afyondan gidemez diye üretilen rivayet .
İlkokula Kadınana ilk okulunda başladım. Karın insanı nasıl üşüttüğünü o yıllarda anladım . Devletin Lojmanında büyürken , birde kocaman bir şehir karşında ve sen küçük ellerin ve ayaklarınla o şehri arşınlamaya ve büyümeye başlamışsın. Sırtında kocaman okul çantasının yükü ile karışıvermişsin o büyük kan dolaşımına . Okulda yenilen simitin sıcaklığı ile dostluk arasında bağ kurmuşsun. Hiç tanımadığın çocuklarla birlik olup mahalle takımında oynamanın sadece aynı semtte oturmanın samimiyetiyle dostluklar kurmuşsun. Hafta sonları dersanelerin sıkıcı köhneliğinde hafta sonları erkenden kalkıp geleceğine yön çizmek için aynı silgiyi paylaşmışsın öyle kolay mı ? Üniversiteyi kazandığım sene bu şehirden giderken hep aklımda bir daha dönmem düşünesi vardı ama daha 24 saat geçmeden geri gelmiştim. Sonra 2 hafta sonra 1 ay derken okulu bitirip o Yeditepeli şehirde yaşarım planları yaparken bir bakmışsın kendimi o kalenin eteklerinde buluvermişim. Yine geri gelmişim. Çünkü burada doğup büyüdüysen arkanda kocaman kaleler arasın. Kimisi ailesini kimisi kendinden öncekilerin imkanlarını arakasında o kale gibi görürken sen Afyonluysan arkanda Karahisar kalesini görürsün. Gurbette Karahisar kalesi türküsü çaldığında mahsun olursun. Hayatta karşına çıkan insanlara güvenmek istediğinde tanıdık bir şive arasın .
Herkesin memleketi kendisine güzeldir ve özeldir. Anıları ve acılar vardır o büyüdüğü şehrin sokaklarında . Ama sanki bizimkisi biraz daha farklı . Neydi bu fark bilmiyorum belki başka bir memlekette doğsak orası da bizim için böylesi özel olacaktı kim bilir ? ama En azından şunu söylemek mümkün bu şehrin çocukları gizli bir tutkuyla bağlıdır parke taşları ile döşenmiş sokaklarına göğe açılan kapısı olan kalesinin zirvesinde dalgalanan al bayrağa yüz yıl önce Kocatepedeki o şayak kalpaklı adama. Saygılarımla.
Yorumlar